21.YY’DA EĞİTİM ZİRVESİ GÜNLÜĞÜ(1.Gün)
Eğitimde “çağdaş” dediğimizde aslında hangi kavramdan bahsediyoruz? Eğitim sistemlerinden mi, eğitim sorunlarından mı, yoksa öğrenme-öğretme teorilerinden mi? Belki de eğitim teknolojileri ve yöntemlerini ya da eğitim felsefesini ele almalıyız. İşte bu sorularla karşı karşıya kaldığımız bu dönemde, böyle bir zirve düzenleme fikri bize son derece cazip geldi. Bu düşünceyle yola çıkarak, Arkhe ve Nesin Matematik Köyü’nün desteğiyle zirvemizi başarıyla hayata geçirdik. Katılımcılarımızdan aldığımız geri bildirimler doğrultusunda, önümüzdeki yıllarda bu fikri farklı topluluklarla geliştirerek daha da büyütmeyi hedefliyoruz.
Bu kısa girişin ardından, yazının ikinci kısmında zirvemizin ilk günündeki konuşmaların içeriğinden kısaca bahsetmek istiyorum.
Ali Nesin(Açılış Konuşması):
Ali Nesin, açılış konuşmasında eğitimi, kişiselleştirme ve birey-toplum paradoksu perspektifinden ele aldı. Eğitimin yalnızca başarı odaklı bir yapıya indirgenmesinin, süreci sekteye uğrattığını belirterek, bu sorunun çözümünün eğitimde estetik bir bakış açısı kazandırmakla mümkün olabileceği fikrini öne sürdü.
Ayrıca, toplumların gelişiminin, yaygın kanının aksine, kitlesel değil, bireysel atılımlarla sağlanabileceğine dair çıkarımlar yaptı.
Konuşmasının son bölümünde ise insanın özü ve değer yargılarımızın nasıl şekillendiği konularına değinerek, bu meseleye ilişkin kendi görüşlerini paylaştı.
Pab Mimarlık(1. Konuşma):
Koç Okulları, Gökçeada Lise Kampüsü Projesi ve Üsküdar Amerikan Lisesi gibi başarılı eğitim projelerine imza atan firmanın iki yetkilisi, Pınar Gökbayrak ve Burçin Yıldırım, bizlere “Öğretim Mekanlarının Tasarımı: Duvarları Esnetmek” başlıklı ilham verici bir konuşma yaptılar.
İyi bir okul tasarımının amacının öğrencilerin iyi olma halini artırmak olduğunu vurguladılar. Yeni nesil eğitim mekanlarında, öğrenci odaklı tasarımların önceliklendirildiğini ve gelecekte esnek ve şeffaf sınıfların kaçınılmaz bir gereklilik olacağını bizlere net bir şekilde aktardılar. Ayrıca, eğitimin sadece eğitimciler tarafından çözülemeyeceğini, farklı paydaşların — kullanıcı deneyimi tasarımcıları, mimarlar gibi — iş birliğiyle sorunların çok daha kolay aşılabileceğini dile getirdiler.
İbrahim Soner Yıldırım (2. Konuşma):
ODTÜ Eğitim Fakültesi’nde öğrenme üzerine çalışan değerli hocamız, “Öğrenmenin Nasıl Gerçekleştiği?” başlıklı etkileyici bir konuşma gerçekleştirdi. Zekanın öğrenmedeki rolüne değinen hocamız, zekanın başarıyı tek başına açıklamadığını, başarının aslında disiplinle gelen bir olgu olduğunu vurguladı. Evrimsel süreçlere bakıldığında, öğrenme yeteneğimizi geliştirerek hayatta kaldığımızı ve taklit yoluyla öğrenmenin sosyalleşmeye yönlendirdiğini ifade etti.
Konuşma sırasında beynin çalışma mekanizmasına da değinildi; beynin aynı anda birden fazla işe odaklanamadığı ve paralel çalışma kapasitesine sahip olmadığı bilimsel bir perspektiften açıklandı. Ayrıca soyut kavramların öğretilmesinin kritik öneme sahip olduğu ve bu öğretim sürecinin zamanlamasının iyi planlanması gerektiği belirtildi. Müfredat düzenleyicilerinin bu noktayı göz önünde bulundurmalarının elzem olduğu, çünkü bu sürecin aslında tamamen fiziksel bir temelinin bulunduğu vurgulandı. Bu bağlamda, sinir hücrelerindeki miyelin kılıfın varlığı, öğrenme süreçlerinin arkasındaki bilimsel dayanak olarak ifade edildi.
Hocamız, konuşmasının son bölümünde ödev konusu üzerinde durdu. Öğrenmenin etkili olabilmesi için, bir konunun öğretiminden yaklaşık iki gün sonra ödev verilmesinin öğrenme sürecine önemli katkı sağladığını dile getirdi. Ayrıca, yönetilebilir seviyedeki kaygının öğrenme üzerinde olumlu bir etkisi olduğu konusunda fikir alışverişinde bulunuldu.
İlk günle ilgili notlarımın sonuna gelirken, konuşmacılarımızın sunumlarını Nesin Köyleri’nin web sitesine yüklemeye çalışacağımızı belirtmek isterim. Ayrıca, notlara ekleme yapmak, soru sormak ya da katkıda bulunmak isteyen herkesin geri bildirimlerine açık olduğumu da ifade etmek istiyorum. Umarım bu yazı sizler için keyifli bir okuma olmuştur. Bir sonraki günün notlarında görüşmek üzere!
